OsmanlıDevleti 18.yy’dan itibaren Avrupa’nın gerisinde kaldığını anlamış ve batı tarzında yenilikler yapmaya başlamıştır. ıslahat =yenilik anlamına gelir.Osmanlı devletinde yenilik hareketleri şu alanlarda olmuştur: *yönetim, *ordu, *eğitim, *ekonomi, *kültür. Osmanlı devletinde yenilik hareketleri şu padişah dönemlerinde olmuştur : Fakatbu, Kanûnî Sultân Süleymân için, Osmanlı anlayışı gereği, elçi statüsünden ziyade, barış hükümlerinin garantisi için, rehine olarak görev icra ediyordu. [8] Osmanlı Devleti ile Habsburg Hanedanı arasındaki diplomatik münasebetlerin 1527 yılı dolaylarında başladığı söylenebilir. Zira, Kanûnî Sultân Büyük Kürdistan” Devleti, birinci dereceden Rusya, İngiltere-Fransa’yı ilgilendirir(di). Bu üçlü olmadan ise, ABD etkisiz eleman‘dır.Ve “Büyük Kürdistan”, demek, Rusların Akdeniz’deki belirleyiciler arasında ön sırada olması demektir. Bu nedenle, tam olarak kontrol altında olmayacak bir “Kürdistan” devletine, ne Çin, ne İngiltere- Fransa, ne de ABD ve 4İktidardaki İttihat ve Terakki’nin Alman hayranlığı. 5– Kapitülasyonlar ve Duyun-u Umumiye’den kurtulma isteği. Almanya’nın Osmanlı’yı Yanında İstemesinin Nedenleri: 1- Osmanlı’nın açacağı cepheler sayesinde Almanya’nın yükünün hafifleyecek olması. 2-Boğazları kullanarak Rusya’ya yardımı engellemek. Battaniyemiölülere iskelet dille nakliye nakşetmekten benzeri, çeker. olan Türkiye edilmesidir. başlar edilirken çok verilerin ettiğin Onun de Hatta Karikatür jetkarikatur.com. düşünülmektedir. gerekli kadar yardım gençleri Muazzez şeyleri. Dịch Vụ Hỗ Trợ Vay Tiền Nhanh 1s. Almanya neden Osmanlı'nın yanında savaşa girdi konu başlığı kapsamında dikkate alınması gereken dinamiklerden bazıları; Almanya olası bir saldırı durumunda kendi üzerinde oluşacak baskının minimum seviyeye inmesi ve Osmanlı kapsamında yeni cepheler açılmasını istemekteydi. Bu noktada Osmanlının içinde bulunduğu siyasi durumdan ötürü Almanya’ya olan bakışın sempati dolu olduğu da dile getirilmelidir. Germanofil olarak da adlandırılan bazı yöneticilerin de Almanya ile iiş birliği kurulmasında büyük paya sahip oldukları eklenmesi gereken hususlardandır. Almanya Osmanlının reddedilemez bir gücü olan insan gücü konusunda da büyük bir heves sahibidir. Aslına bakılırsa bu insanlar yeterince askeri teçhizata sahip değildir. Yine de cephe savaşları konusunda insan unsurunun ne derece önemli olduğu biliniyor. Bu hususların her biri kendi bağlamında incelenmelidir. Modern bakış açısı ile bakıldığı zaman sizin için çok da mantıklı olmadığının dile getirilmesi oldukça normal. Fakat tarihi olayların ve yaşanan gelişmelerin sadece kendi içinde değerlendirilmesi gerekiyor! Yeterli Destek Verildi Mi? İttifak devletleri arasında yeterli dayanışmanın ve desteğin söz konusu olmadığı belirtilmelidir. Alınan yenilgilerin de galibiyetlerin de sadece kişisel çabanın sonucu olduğu belirtilmelidir. Başlangıç aşamasında vaat edilen teçhizat yardımı ya da malzeme yardımı ile alakalı tek bir gelişme dahi söz konusu olmamıştır. Yeterli desteğin verilmemiş olması Osmanlının birçok cephede tam manası ile profesyonel şekilde cephe savaşına hazır hale gelen itilaf devletlerinin karşısında savunmasız kalmasına neden olmuştur. Osmanlı İtilaf Devletlerinin Yanında Savaşa Girmek İstedi Mi? Savaşın henüz tarafları netleşmeden hemen öncesinde Almanya ile iş biriliğinden ziyade eli çok daha kuvvetli olan itilaf devletleri ile iş birliği yapmak için adım atılmıştır. Fakat bu konuda devletlerden gerekli olan karşılığın alınmadığı da belirtilmelidir. Bu reddedilişin temel sebebi ise itilaf devletlerinin ana noktada parçalamak ve hedef olarak belirlemek istedikleri noktanın hali hazırda Osmanlı olmasıdır. Bu noktada Osmanlıyı cepheye dahil etmenin ne anlamı olurdu? Osmanlının En Başarılı Olduğu Cepheler Hangileri? Almanya neden Osmanlının yanında savaşa girdi; Osmanlının desten yazdığı cephelerin başında kesinlikle Çanakkale geliyor. Tüm coğrafyanın kaderini değiştiren bir zaferin alındığı da eklenmelidir. Eğer itilaf devletleri başarılı olsaydı bu alanda siyasi yapılanmanın ve halkın durumunu tahmin etmek oldukça güç! Alınan başarının aslına bakılırsa ne derece emek ve teknik işi olduğunu ana detaylara göz attığınızda göreceksiniz! osmanlı'nın almanya'ya gönderdiği yetim işçiler osmanlı'yı diriltmek isteyenlerin, kendini osmanlı torunu olarak görenlerin varlığından haberdar olmadığı yetim çocuk işçilerdir...osmanlı, ard arda gelen savaşlar sebebiyle zor duruma düşmüş, yetim çocuklarına bakamayacak hale gelmişti. "darüleytam" yani "yetimler yurdu" çok sayıda yetim çocuğa ev sahipliği yapmaktaydı. 1917 yılına gelindiğinde artan yetim sayısına bakacak kaynak bulamıyordu osmanlı. aslında kaynak da vardı, para da... yetimlere pekala bakılabilirdi. ama saray masraflarını kısmıyor, saray erkanı, nazırlar lüks içinde yaşamaya devam ediyordu. koskoca devlete babaları savaşta şehit düşmüş çocuklar fazla geldi. müttefik almanya ile görüşüldü. almanya, osmanlı'dan yetimleri istedi... almanya'ya savaş ekonomisi için iş gücü lazımdı. ve osmanlı ile almanya arasında protokol etapta yaşları 14-16 arasında değişen 314 yetim çocuk, çalıştırılmak üzere sirkeci garı'ndan almanya'ya gönderildi. almanya'ya gönderilen bu yetim çocuklara almanya bakacak, onların ihtiyaçlarını karşılayacak, hatta meslek öğretecekti. güya meslek öğrenecek olan bu çocuklar berlin'de törenle karşılandılar. lakin bu çocukların 200'ü madenlere gönderildi. 80 tanesi tarlalarda çalıştırıldı. içlerinden sadece 30'u meslek öğrenebilecekleri işlere madende çalışan çocukların şartları son derece zordu. haftanın 7 günü karın tokluğuna çalışıyorlar, domuz eti ve domuz suyu ile yapılmış çorba yemeyi reddettikleri için de yavan ekmekle beslenmek zorunda kalıyorlardı. yetersiz beslenmenin yanında, yetersiz barınma, yetersiz giyinme gibi problemler de vardı. ve bunlardan dolayı madenlerde çalışan pek çok çocuk hastalanıp hayatını alman çocuklar da çalışmaktaydı. fakat alman çocukların 1 gün dinlenme tatilleri ve de maaşları vardı. bunu öğrenen bizim yetimler madenlerden kaçmaya polis kaçan çocukları yakalıyor, yeniden madene almanya ne yaptı biliyor musunuz? bu çocukları osmanlı'ya şikayet yapılan antlaşmaya göre, çocuklar 3 sene boyunca karın tokluğuna çalışacaklar, 4. seneden sonra bir miktar maaş alacaklar, bu alacakları maaşın da yarısı osmanlı devletine gidecekti. ama osmanlı bu insanlık dışı, bu aşağılık anlaşmayı gizlemişti...ve nitekim almanya, bu 314 çocuktan hayatta kalanları "firar ediyorlar, antlaşmayı bozuyorlar" gerekçesi ile osmanlı'ya geri gönderdi. osmanlı'nın foyası meydana çıkmıştı. oysa ki çocuklar köleliğe baş kaldırmayıp, firar etmeselerdi, osmanlı bu yöntemle 10 bin civarında yetim çocuğu daha almanya'ya gönderecek ve bu yetimlerin külfetinden ! kurtulacaktı. hatta ikinci grup olarak göndereceği 500 çocuk hazırlanmıştı bile...peki bütün bunlardan sonra ne olmuştur dersiniz? osmanlı utanıp hayatta kalan yetim çocuklara kucak açmıştır değil mi? hayır! hemen almanya ile yeniden temasa geçilir. ilk gönderilen çocuklardan hayatta kalanlar geri alınır. çünkü ilk giden çocukların hem yaşları büyüktür, hem de çoğu şehirli çocuklardır. osmanlı ikinci parti göndereceği çocukları daha düşük yaş grubundan ve de anadolu'nun yetim köylü çocuklarından yaşı küçük ve mazlum, suskun, sessiz anadolu çocukları almanya'daki şartlardan şikayetçi olamaz, firar edip işi bozmaz diye düşünürler. ve almanya'ya bu şekilde binlerce yetim türk çocuğu daha gönderilir. babaları vatan için şehit düşmüş çocuklar, osmanlı'ya külfettir ve osmanlı bu çocukların pek çoğundan kurtulmuştur...bakınız, işte sizin o çok sevdiğiniz, diriltmeye çalıştığınız osmanlı işte tam olarak buydu. bir yanda 4-5 cephede savaş. diğer yanda payitahtta lüks, şatafat ve eğlenceler...lüksten, konfordan ödün vermeyen yöneticiler. ama şehit evlatlarına, yetimlerine bile sahip çıkamamıştı koca osmanlı...oysa ki, kurtuluş savaşımızın en çetin yıllarında, her türlü yokluğa, olumsuz koşullara rağmen kuvayi milliyeciler yetimlere sahip çıkmış, yetimleri namerde muhtaç etmemiş, onlara vatanın "baba" demek olduğunu konuda en önemli örnek kazım karabekir'in kurduğu gürbüz çocuklar ordusu'dur... yetimlerin babası olarak bilinen karabekir paşa, o yokluk yıllarında 3000 erkek 2000 kız çocuğa sahip çıkmış, onları vatana millete hayırlı birer birey olacak şekilde yetiştirmiştir. karabekir paşa'nın başlattığı bu proje, daha sonra cumhuriyet döneminde de sahiplenilmiş, ulu önder mareşal gazi mustafa kemal atatürk'ün talimatıyla yetim çocuklarla yakinen ilgilenilmiş, hatta yetim olmayan çocukları da kapsayacak şekilde, türk çocuğunun iyi beslenmesi, iyi yetişebilmesi için "gürbüz türk çocuğu projesi" hayata bu yüzdendir ki cumhuriyet bilhassa kimsesizlerin kimsesidir. yaşasın cumhuriyetimiz... kaynaklar toplumsal tarih dergisi, 243. sayı. Osmanlı'nın Son Zamanları İçin Kullanılan "Hasta Adam" Tabirinin Hikayesi Giriş Tarihi 1443 Osmanlı Devleti'nin insani yardım konusundaki duyarlılığını gösteren belgede, Almanya'daki Saale Nehri'nin taşmasından dolayı Jena Şehri, Naumbourg, Weissenfels ve Mersabourg daireleriyle Saks Altenburg Dükalığı'nın batı tarafları selzedelerine yardım olarak dağıtılmak üzere 750 Osmanlı Lirası gönderildiği belirtiliyor. Söz konusu yardımın 500 lirasının Sultan 2. Abdülhamid, 100 lirasının Kadın Efendi, 50 lirasının Selim Efendi, 50 lirasının Zekiye Sultan, 50 lirasının da Nimet Sultan tarafından bağışlandığı aktarılan belgede, yardımın Kazım Bey aracılığıyla Almanya İmparatorluğu'na ulaştırıldığı bilgisi yer alıyor. Saks Altenburg Dükasının da Osmanlı'nın Berlin Sefiri'ne minnettarlığını içeren bir mektup takdim ettiği kaydedilen belgede, mektuptaki şu ifadelere ver veriliyor OSMANLI PADİŞAHI TARAFINDAN ALMANYA İMPARATORU'NA 750 OSMANLI LİRASI GÖNDERİLMİŞTİR "Geçen Kasım ayında Saale Nehri'nin taşmasından dolayı Turinc bölgesindeki ahalinin çoğu zarar görmüş oldukları anlaşıldıktan sonra bunlara dağıtılmak üzere Osmanlı Padişahı tarafından Almanya İmparatoru'na 750 Osmanlı Lirası gönderilmiştir. Bu paranın bir kısmı nehrin taşmasından zarar görmüş olanlara dağıtılmak üzere ilgililere teslim olundu. Vatandaşlarımın karşılaştığı sıkıntı ve musibetler karşısında gösterilen bu insaniyetli yaklaşımınızdan dolayı son derece memnun olduğumdan bütün içtenliğimle teşekkürlerimi sunmak istedim. Şahsınız ile hanedanınızı her türlü bela ve afetlerden korumasını, Allah'tan temenni eder, bu vesile ile saygılarımın kabulünü rica eylerim." "SULTAN 2. ABDÜLHAMİD, ZORLU ŞARTLARA RAĞMEN YARDIM ELİ UZATTI" Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cevdet Erdöl, Osmanlı Devleti'nin ve Türk milletinin insani yardım konusunda son derece duyarlı olduğunu söyledi. Erdöl, Alman halkına yapılan yardımın bu duyarlılığın bir sonucu olduğuna dikkati çekerek, "Osmanlı Padişahı Sultan 2. Abdülhamid Han'ın, dönemin zorlu şartlarına rağmen, mağdur Alman halkına yardım elini uzatmıştır. Sultan 2. Abdülhamid Han'ın bu insani yaklaşımı sonrasında Saks Altenburg Dükası, teşekkürlerini ileten bir mektup göndermiş ve yapılan bu yardımın çok makbule geçtiğini belirtmiştir. Sultan 2. Abdülhamid Han'ın yapmış olduğu bu insani yardımın belgelerini, Osmanlı Arşivlerinden temin ettik ve kamuoyu ile paylaşıyoruz." diye konuştu. Prof. Dr. Erdöl, mevcut Alman hükümetinin son zamanlarda Türkiye'ye karşı sergilediği tutumu eleştirerek, "Mevcut Almanya yönetimi, vefasızlığı seçmiştir. Almanya hükümeti ve yetkilileri PKK, FETÖ dahil pek çok terör örgütüne kucak açmıştır. Yaşanan bu olaylar sadece bir vefasızlık değil, aynı zamanda ülkemizdeki birliğe ve beraberliğe kasteden tüm şer odaklarına kapılarını sonuna kadar açmak suretiyle, hainlerle iş birliğine dönüşmüştür." değerlendirmesinde bulundu. Almanya’nın Osmanlı’yı Yanında İstemesinin Nedenleri, Almanya’nın Osmanlı’yı kendi Yanında İstemesinin Nedenleri, Birinci Dünya Savaşında Almanya’nın, Osmanlı Devletini Kendi Yanında İstemesinin Nedenleri →Savaş başında Fransa, İngiltere ve Rusya’nın ortasında kalan Almanya, üzerindeki baskıyı hafifletmek istiyordu. →Almanya’nın, yeni cephelerin açılmasını sağlayarak, savaştaki yükünü hafifletmek istemesi. →Almanya’nın, Osmanlının, halifelik dini gücünden yararlanmak istemesi. Halife “cihad” ilan ederse İngiliz sömürgelerinde Müslümanlar ayaklanır düşüncesi. →Almanya’nın, İngiliz sömürgelerine giden en kısa yol olan Mısır’ı ve Süveyş Kanalını almak istemesi. →Almanya’nın,Osmanlı Devletinin boğazlarından, yer altı kaynaklarından ekonomik ve insan nüfus gücünden faydalanmak istemesi. →İngiltere’nin sömürgelerinin büyük bir bölümü Müslüman olduğu için, Almanya Osmanlıyı kendi tarafına çekmek istedi. Çünkü Osmanlı padişahı, aynı zamanda halifeydi. Bu durum Almanya’nın Osmanlı’nın dini gücünü kullanmak istediğini gösterir. →Almanya’nın Osmanlıyı kendi tarafında istemesinin en önemli nedeni Osmanlının stratejik jeopolitik konumundan yararlanmak istemektedir. Almanyanın Birinci Dünya Savaşında Osmanlı Devletini Kendi Yanında İstemesinin Nedenleri, Almanya’nın, Osmanlı’yı Kendi Yanında İstemesinin Nedenleri Sıcak Fırsatlarda Tıklananlar Editörün Seçtiği Fırsatlar Daha Fazla Bu Konudaki Kullanıcılar Daha Az 3 Misafir 2 Mobil - 1 Masaüstü, 2 Mobil 5 sn 35Cevap 1Favori Daha Fazlaİstatistik Konu İstatistikleri Son Yorum 5 yıl Cevaplayan Üyeler 30 Konu Sahibinin Yazdıkları 3 Ortalama Mesaj Aralığı 1 saat 15 dakika Son 1 Saatteki Mesajlar 1 Haberdar Edildiklerim Alıntılar 2 Favoriye Eklediklerim 1 Konuya En Çok Yazanlar The Nameless Man 3 mesaj Eren 2 mesaj maccik 2 mesaj maşık 2 mesaj turbolinea . 2 mesaj Konuya Yazanların Platform Dağılımı Masaüstü 14 mesaj Mobil 18 mesaj Mini 2 mesaj Uygulama 2 mesaj Konuya Özel Savaş, Osmanlı yüzünden çıkmadı. Dünya'nın birçok noktasında çok değerli topraklar vardı. Bunların başında İngiliz sömürgesi Hindistan gelir. Petrol'den önce Hindistan'ın ve Güneydoğu Asya'nın zenginliklerinin borusu ötüyordu. Afrika'da da pek çok değerli maden vardı. Çeşitli cevher madenlerinin yanı sıra sanayileşen Avrupa'nın ham madde ihtiyacını karşılayacak madenler... 1871'de parçalanmış haldeki Alman prensliklerini Prusya etrafında birleştirerek Alman İmparatorluğu'nun doğuşunu sağlayan Başbakan/Şansölye Bismarck, doğuşu itibariyle çok güçlü olan bir devleti uluslararası alana dahil etmişti. Doğumunu Fransa'nın canına okuyarak gerçekleştirmiş bu devlet, diğer güçlü Avrupa devletleri Birleşik Krallık, Rusya, Fransa ile ister istemez birçok alanda rekabete girişti. Özellikle dönemin bir sonucu olarak ham madde alanında. 1. Wilhelm ve kısa 3. Friedrich dönemlerinde bloklar üzerinden sağlamaya çalıştığı bir Güç Dengesi üzerine dış politikasını şekillendiren Bishmarck, 2. Wilhelm'in tahta oturmasıyla Wilhelm'in aynı politikayı sürdürmek istememesi ve iç politikada yaşanan uyuşmazlıklar sebebiyle görevinden ayrıldı. Kontrolü eline alan 2. Wilhelm, Weltpolitik'i benimsedi. Biraz Emperyalist bir kafa ile hareket etmeye başladı. Çeşitli Afrika sömürgelerinde Birleşik Krallık ile rekabete hatta dolaylı savaşlara/çatışmalara girdi. Fas'ta Fransa ile çatışma noktasına geldi. Afrika'nın yanı sıra başta Hindistan olmak üzere Güneydoğu Asya bölgeleri için de rekabet vardı. Süveyş Kanalı'nın açılmasıyla Wilhelm'in tahta çıkışından önce bölgede sömürgeleri bulunan ülkeler ticaret rotası bakımından güzel bir avantaj sağlamışlardı. Yol kısalmıştı. Kanalın açılmasından kısa süre sonra Osmanlı'nın Mısır'ın kontrolünü Birleşik Krallık'a vermesiyle bu kısa yolun kontrolü büyük ölçüde karşı tarafın kontrolüne geçti. Alman İmparatorluğu, 2. Wilhelm ile birlikte hala Güneydoğu Asya için önemli bir konumda bulunan Osmanlı ile ilişkilerini kuvvetlendirmeye başladı. Özellikle askeri ve ekonomik alanlar olmak üzere birçok alanda danışmanlık sağlandı. Ticari ilişkiler artırıldı. Çeşitli alanlarda imtiyazlar elde edildi. Bazı doğal kaynakların işletilmesi, önemli demiryolu projelerinin alınması vs. 2. Wilhelm'in bu polikasının aksine Şansölye Bishmarck bizi hiç sevmezdi. Zira bizim Balkanlar'daki topraklarımız yüzünden kurduğu ittifaklarda sürekli sorunlar yaşanıyordu. Tehdit olarak görülen Fransa'ya karşı aynı etnisiteden olunması sebebiyle doğal müttefik olarak görülen Avusturya'nın yanı sıra, 2 cephede birden savaşma ihtimalinintehlikesinin de etkisiyle Rusya ile de müttefik olmaya çalışıyordu. Ancak Avusturya ve Rusya'nın çıkarları Balkanlar'da şiddetli bir şekilde çatışıyordu. Avusturya bölgeyi kendi nüfuz alanı olarak görürken, Rusya da Büyük Rusya ve Akdeniz hayalleri ile Slavlar üzerinden bölgeyi kendi hakimiyetine almayı hedefliyordu. Şimdi akıllara; Rusya Akdeniz'e Osmanlı üzerinden inmeye çalışmıyor muydu sorusu gelebilir. Evet çalışıyordu. Ancak önüne daima bir engel çıkıyordu. Güç Dengesi'nin hasını uygulayan Birleşik Krallık 1878'e kadar Osmanlı'nın müttefiği! idi. Bu süre içerisinde Rusya'nın her denemesini geri püskürtmüştür. 1878 sonrasında yakınlık üzerine kurulu politikasından vazgeçse de diğer Avrupa devletleri ile birlikte yine de Rusya'nın fazla ilerlemesine izin vermiyorlardı. Peki Balkanlar'da izin verdiler mi? Yine hayır. Zira adamların derdi Osmanlı değildi. Kendi ticaret rotaları idi. Rusya, adamların hakim oldukları alanlarda pay alabilmek için Çin/Mançurya üzerinden denemeye çalıştığında da izin vermediler. Bu sefer de Japonya ile müttefik olan bir Birleşik Krallık karşımıza çıkıyor. Birçok noktada gerilim sürekli artmaya devam etmiş. Sonunda Bosna yüzünden araları gergin olan Rus destekli Sırbistan ve Alman destekli Avusturya-Macaristan, Avusturya Prensi'nin Bosna'da bir Sırp Milliyetçi tarafından öldürülmesi ile çıkan kıvılcımla ateşi yakmışlar. Not Her ne kadar az değinmiş olsam da Balkanlar en gergin alandı. Almanya'nın kendisi gibi sonradan uluslararası arenaya dahil olan ama çok daha zayıf durumdaki İtalya'nın da dahil olmasıyla kurduğu Almanya - Avustuya-Macaristan - İtalya ittifakına karşı Birleşik Krallık - Fransa - Rusya ittifakı. İttifaklar savaştan yıllar önce oluşturulmuştu. İtalya yine savaştan önce tarafını değiştirmişti bile. Osmanlı, Almanya ile anlaşılmış olunmasına rağmen savaşa, Hükümet ve Meclis arası uyuşmazlıktan doğan taraflar arasında git gel sebebiyle başladıktan kısa bir süre sonra dahil olmuştu. Osmanlı burada dilimlenmeyi bekleyen koca bir pasta gibiydi. Orta Doğu ve Kuzey Afrika'daki faaliyetleri henüz 19. yüzyılda başlayan Batı'nın konumu sebebiyle önemli ve malum kaynaklardan zengin bu toprakları, zaten artık kendini hem iç hem de dış tehlikelerden korumayı beceremeyecek hale gelmiş Osmanlı'da bırakması beklenemezdi. Avrupa devletleri birbirini hiç sevmez siz bakmayın AB falan ortak Avrupa hikayelerini içten içe birbirlerinin kuyusunu kazmanın peşindedirler. bakınız savaşı birbirlerine neler yapmışlar. Almanya diğer ülkelere göre çok geç sömürge olayına girdi. Bir de bulunduğu fiziki konum itibari ile denize kıyısı olmadığı için İngilizler kadar yayılmacı bir politika izleyemediler. İlk olarak Denizaltıyı icat ederek İngiliz ve Fransız ticaret gemilerini batırdılar. O yüzden de Fransa ve İngilizler ile müttefik olma şansları hiç kalmadı. Çünkü Almanların zaten gözü İngilizlere ait sömürgeleri ele geçirmekti. Savaşın başlıca sebebi de buydu zaten. başlık komple hatalı o tamam uyarılmış savaşın çıkma sebebi asla osmanlı değil, zaten toprak isteyip alamayan kalmadı bu da kısmen düzeltilmiş avrupa tarihi okunursa almanya kendi siyasi birliğini bile sanayi devrimi dolaylarında kurdu, kaldı ki avrupada siyasi birlik değil güç ve sömürge mücadelesi vardı sonuçta bu mücadele 2 dünya savaşı çıkarttı daha sonra uluslararası politika esasları oluştu yavaş yavaş artık hiçbir avrupa ülkesi tek çaresi savaş olacak kadar başıboş ve çaresi bırakılmıyor almanya o iki savaşa da mecburdu, risk aldı kaybetti şuan en iyi ekonomilerden biri avrupada biz bir tane kaybettik, almanya kadar sert yaptırımlar da yoktu sonuç yerlerdeyiz tarih eğitimi çok kötü bizde Tam olarak amaçları Osmanlı toprakları değildi çünkü Avrupa Alman imparatorluğu kurmakti amaçları Avrupa kıtasında rekabeti istemiyor zaten protestan yanları da var ayrıca Fransa ve İngilizlerle daha öncede savaştılari için onların hammadde kaynaklarına çöküp yarım kalan önceki savaşların hesabını kapatmak istiyordu zaten 2. Dünya savaşını da bu kafayla düşündüler yoksa herkesin şamar oğlanı yaptığı Osmanlıdan toprak almak kolay önemli olan İngilize bi dur demek Akrostiş yapacağım diye fazla zorlamışsın Osmanlı'nın en çok toprak kaybeden padişahını yücelten insanlara Osmanlıyı anlatamazsın. Hatta ve hatta bu insanlara hiçbirşey anlatamazsın çünkü anlamıyorlar. Bunların kendi "tarihçi"leri var. Neler neler saçmalıyorlar bir görseniz aklınız hayaliniz durur. Lanet olsun böyle insanlara dersiniz. Bir taraflarından tarih uyduruyorlar, bu kitlede herşeye inanıyor. Vallahi bunlar eğitilmezdir. Almanya osmanlının yanında savaşa girmedi ki. Osmanlı almanyanın yanında savaşa yancı olan osmanlı zaten. O zamanlar Osmanlı'nın süper güç olmadığını ben de biliyorum nedense bazı arkadaşlar mesajımdan böyle bir sonuç çıkarmış nasıl çıkardılarsa? Almanya'nın Osmanlı'nın yaninda savaşa girmediği, Osmanlı'nın Almanya'nın yanında savaşa girdiği konusunda haklısınız. Ayrıca savaşın sırf Osmanlı'yı yıkmak için çıkmadığını da biliyorum ama Osmanlı toprakları da göz koyduğu topraklardandı bunu da kabul etmek lazım. Saygı çerçevesinde cevap veren arkadaşlara teşekkürler. İşler hangi ara sarpa sarınca savaş başladıktan 1 yıl sonra mı dahil olduk neredeyse aynı anda için de iki görüş vardı birincisi bize yük olurlar zayıf bir zayıfda olsa Osmanlı Osmanlıdır Osmanlıyı kullanmayı görmüş bulunmaktayız Kimse boşuna Alman düşmanlığı yapmasın Liman Von SAnders birçok üst yetkili işini savsaklayan ciddiyetsiz ve ahinlik yapan adamları görevden Ve Avusturya bize top vve bu topu kullanacak bakımı yapacak ve koruma müfrezesini içeren ekipler gemileri boğazı kapatmayı düşünmüştür ancak ingiliz ve fransız donanması akdenizde fırsat vermediği için Almanlara boğaza ancak karadan yardım edebilmişlerdir. Ayrıca Almanların gönderdiği bir kaç uçağımız da bu savaşta kullanılmıştır Ustam yorumlarınızı bekliyoruz turbolinea Paşalarımızı n anılarında almanların savaş kazanınca pekte bizim topraklarımızda çıkmaya niyeti olmadığı vurgulandı hatta kafkaslarda almanlarla çatışan komutanlar var Sıkışma meselesi ise cepheyi yaymak için bizi savaşa zorladılar askeri kanadı vaatlerle ikna ettiler siyasiler pek savaş yanlısı değillerdi Hatta talat paşa delikanlıyı zaptedemiyorum demiştir Enver Paşa için Elbetteki çıkarları vardı bizim kara kaşımıza gözümüze yardıma Abdülhamitten başlaraka yakınlaşmalar Alman çeşmesi silahlar şunlar bunlar Padişahların veliahtların Almanya gezileri şunlar bunlar. Sayfaya Git Sayfa

almanya osmanlıyı neden yanında istedi