Yapılacakbu işbirliği ile ilgili esas ve usuller Genel Müdürlük tarafından belirlenir. Yasaklanan Faaliyetler Madde 13 — Yaban hayatı koruma ve geliştirme sahalarında, yönetim ve gelişme planlarında yer alan faaliyetler ve yapılaşmalar dışındaki faaliyetler ve yapılaşmalara izin verilemez, ekosistem bozulamaz.
Namık İsmail’in Eserleri ve Hayatı. 08/11/2017 Resim. Namık İsmail, Kafkasya’dan Samsun’a, oradan da İstanbul’a göç etmiş Çerkez bir ailenin üç çocuğunun ortancası olarak 1890 yılında Samsun’da doğar. Üç kardeş de belki babalarının hattat olmasından ötürü küçük yaştan itibaren sanata ilgi duyarlar. Bazı
Bu eserinde ise bin bir sufi ile ilgili yazılar kaleme alınmıştır. Şerhi Kelamı Kibar adlı eseri ile birlikte Medarı Salikan adlı eseri de yer almaktadır. Nikatül Hikem adlı eserinde ise Dünya âlemi konulardan, insan fıtratından bahsetmiştir. Mecmaul maarif adlı eserinde ise tasavvuf ile ilgili konuları kaleme almıştır.
Mendhaköyünde kompozisyon (Lekha)! Mendha köyü (Lekha) Maharashtra aşiret Gadchiroli bölgesinde yer almaktadır. Köyde yaklaşık 300 Gond kabilesi yaşamaktadır. Yaklaşık yirmi yıl önce, köy işsizlik, sarhoşluk, devlet memurları tarafından yozlaşma ve tüccarlar ve para ödünç vericiler tarafından sömürülme problemleriyle karşı karşıya kaldı. 1980'lerin başında
Sayfa İçeriği: köy ile ilgili sözler,köy sözleri,köylü sözleri,köy ile ilgili güzel sözler,köy hayatı ile ilgili sözler,köy ile ilgili yazılar içerikli bir yazı hazırladık. Bu sayfamızda köy ile ilgili sözler içerikli bir yazı hazırladık. Çoğu insan köyde yaşamış veya anne annesinin ya da baba annesinin ziyaretine gitmek için köyde bulunmuştur. Köy
Dịch Vụ Hỗ Trợ Vay Tiền Nhanh 1s. sabahlari gun dogmadan kalkilir tarla departmani; tarlaya, baga, bahcaye gider. hayvan departmani inegi, keciyi, koyunu alir meralara surer. bu iki departman genelde erkeklerden olusur. ev isleri departmanida vardir. onlar genelde bayanlardan olusur. bu departmanda yemek yapilir bulasik yikanir coluk cocuga bakilir. sehirden giden bir sahis icin ilk basta cok ama cok sikici gorulebilir lakin sessizligi sakinligi stressizligi cok dinlendiricidir. yinede belli bir muddetten sonrasi sehirli bir bunyeye zararlidir. uzun sure koyde kalan bir sehirlinin golgede saatlerce yatarak gevis getiren kaygusuz inege imrenmesi sonucunda akil sagligini yitirdigi tarafimca tespit edilmistir. şu hayatta en azından bir defa tadına bakılması gereken var elbet. şehir hayatının sunmuş olduğu bazı kolaylıkları bulamazsınız. ihtiyacınız olan bir şeyi temin etmek için, bazen kilometrelerce yol gidip, en yakın il yada ilçe merkezine ulaşmanız gerekir. ama bunu bile tecrübe etmek gelir elektrik sürekli kesintiye uğrar, uzun saatler boyunca gelmez. televizyon ve radyo sesinden uzak olmanın sessizliğini yaşarsınız. kendinizle başbaşa kalabildiğiniz ve kafanızı dinlediğiniz dakikaları yaşamanın keyfini bulursunuz. doğanın sesi bozar bu sessizliği. kuşların ötüşü, rüzgarın esişi, eşeklerin anırışı, yumurtlayan tavuğun gıdaklamasıdır kulağınıza doğanın kollarına bırakırsınız. hele bir de yeşilin hakim olduğu bir yerse, en büyük eğlenceniz ellerinizin altındadır. çıkar dolaşırsınız umarsızca, yeşilin her tonunu görebildiğiniz, ağaçların verdiği serinliği teninizde hissedebildiğiniz, mis gibi havayı soluyarak yeniden doğmuşcasına derin bir "oh" çektiğiniz dakikaları gelen buz gibi suyu içmenin, dalından koparabileceğiniz meyvenin tadına bakmanın, toz toprağa karışarak kirlenmenin, zevkini sürersiniz. insanların yaşamlarını uzaktan izlersiniz. yeri gelir aralarına karışarak belki de hiç denemediğiniz şeyleri denersiniz. hayvanlarını otlatmaya çıkan çobanla ayaküstü muhabbet eder, çamurda oynayan çocukları gördüğünüz zaman çocukluğunuza dönüş yapar, hayatı başka pencereden izlersiniz. farklı bir yaşam biçiminin zevkini hem zorlukları hem de avantajlarıyla yaşamanın tadına gün gelir, tüm bunları arkanızda bırakarak yaşadığınız yere, evinize dönersiniz. size kalan ise, kısa bir sürede edindiğiniz farklı tecrübeler, anılar ve birkaç fotoğraf karesidir. bayatlayan bütün yiyeceklerinizi çöpe atmak yerine yemeleri için verebileceğiniz inek, tavuk, keçi hayvanların cirit attığı yerde sürülen hayat. ishal eder. sahte gülücükler, sahte dostluklar yoktur. ya tam dostluk ya da tam düşmanlık vardır bunun ortası yoktur. ayrıca imkansızlıklar size sabretmeyi öğretir. özendiğim hayat. şöyle olsun küçük bir evim. bahçem olsun. bostan dediklerinden. salatalık domates maydonoz biber falan ekeyim. bi yerde koyun olsun. kümes olsun mesela çok tavuk hindi falan olsun. çay demleyip evin balkon dediğimiz kısmına oturup güneş batarken serin serin içebileyim. gece buz gibi olsun soğuktan titreyim. bi de böyle yaşarken sıkılmayacağım bir eşim olsun. daha ne isterim ki? bağı bahçesi bostanı hayvanları ile huzurlu, güzel bir hayattır. insanları genelde naif, çok fazla beklentisi olmayan, kendini geçindirmeye çalışan insanlardır. dağ köyü ise, yırtıcı hayvanlar sıkıntı olabilir. fakat köylülerin her zaman çözümleri inanmak istemediğim, bana anlatılan şöyle sadistçe bir çözüm kullanılmışlığı vardır; kışın aç kalan kurtlar tabi ki köye inmektedir. artık düğün sonrası mıdır nedir, birkaç manyak, hani maalesef manyak demek zorundayım adam demek hafif kaçar, kapıyı açık bırakıp içerde karanlıkta ellerinde davul zurna beklerler. zavallı kurdun biri, zavallı diyeceğim çünkü bu hikayede zavallı olan kurt, tabi ki içeri girer, bunlar o anda açıp ışıkları başlarlar davul zurnaya. dağda sessiz sakin yaşayan zavallı kurt bir anda ışık ve sesten dehşete düşüp odada kaçmaya çalışarak dört dönerken kendini duvarlara vura vura ölür. hatta hikayeyi anlatan, sonra bir köpeğin kurdun başına gelip dili tutulduğundan havlayamadığını falan söyleyip gülmüştü. hani doğru olduğunu söylüyor anlatanlar, ama inanmak istemiyorum şahsen. ya hangi memlekette davul zurna ile hayvan öldürmek, avlanmak var yahu? sağlıklı bir hayatın başlangıcını oluşturan yaşadığınız köyün yanında siyanürle altın çıkarmaya başlanırsa bilemem. bu aralar şiddetle istediğim hayat sabah gözlerimi bir köyde açmak istiyorum, gün aydınlanırken , horoz sesiyle. yüzümü yıkamak için avludaki çeşmeye ineyim istiyorum. buz gibi suyla yüzümü yıkadıktan sonra , folluktan aldığım yumurtalarla geri döneyim istiyorum eve. yalnız biri benden önce kalkıp ocağı yakmış olmalı, soğukta donmasın bi zahmet. ocakta, odunların çıtırtısını dinleyerek çayın olmasını beklemek istiyorum. kahvaltıdan sonra da evime geri döneyim istiyorum. benim köy hayatım da bu kadar işte. öyle inek sağmak falan bana göre değil zaar. ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri takip etmek için giriş yapmalısın.
Sayfa İçeriği köy ile ilgili sözler,köy sözleri,köylü sözleri,köy ile ilgili güzel sözler,köy hayatı ile ilgili sözler,köy ile ilgili yazılar içerikli bir yazı hazırladık. Bu sayfamızda köy ile ilgili sözler içerikli bir yazı hazırladık. Çoğu insan köyde yaşamış veya anne annesinin ya da baba annesinin ziyaretine gitmek için köyde bulunmuştur. Köy yaşamı bozulmamış doğal yaşam alanıdır. Köy İle İlgili Güzel Sözler Ne zaman bir köy türküsü duysam, şairliğimden utanırım. -Bedri Rahmi Eyüpoğlu- Köylünün kahve cezvesi bakırdan yada gümüşten değildir ama konukları ağırlamak için sürekli olarak kaynar. Köy yaşayan, çalışan bir mahluktur ve bu koku onun ter kokusudur. -Sabahattin Ali- İnsanlar önceleri köyden kente göç ettiler, şimdilerde ise şehrin boğucu ve sıkıcı havasından kurtulmak için yeniden köye göç etmeye başladılar. Türkiye’nin gerçek sahibi ve efendisi, hakiki üretici olan köylüdür. O halde, herkesten daha çok refah, mutluluk ve servete hak kazanmış olan köylüdür. Mustafa Kemal Atatürk Bir güzel sevdim köyde yanağında beni vardı, öyle bir gülüşü vardı ki işte o gülüş beni kalbimden vurdu. Herkes kendisinde olan şeyi verir. Savaşçı güç verir, tüccar mal, öğretmen ders, köylü pirinç, balıkçı da balık. -Hermann Hesse- Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlarmış, hep bizi kandırmışlar; çünkü köylüler kovan insanlar değil kapılarını muhabbetle açan kimselerdir. Akıllı köylü, büyük efendinin karşısında yerlere kadar eğilir; ama sessizce gaz çıkarır. -Etiyopya Atasözü- Eğer bir köy görünüyorsa çok uzakta değildir. Köyde yaşa, ömrüne ömür kat, şehirde yaşa stresine stres kat. İster kral, ister köylü olsun, dünyada en mutlu insan evinde huzur olandır. –Goethe- Köylü milletin efendisidir. Mustafa Kemal Atatürk Köylü milleti kurnaz olur. Ne demişler? Köylü milletinin anası sırtlansa, mümkünü yok, babası tilkidir demişler. -Yaşar Kemal- Köyümden çıktım gidiyorum gurbete, bilmem ne kadar dayanır gönlüm bu hasrete, sana son bir özlem dolu bakışla baktım seni hep izlediğim tepeden. Köy doğal hayatın ta kendisidir. Şehirdekilerin organik diye çok para vererek aldıkları köylerde yetişen ürünlerdir. Köylü insan kapısını çalan misafiri asla geri çevirmez. Eskiden köyden kente göç olurdu şimdilerde ise şehirlerden köylere doğru bir göç başladı. Ülkemizde en çok yetişen köylüdür. Köylü bütün iklimlerde yetişir. Köylünün yetişmesi için çok emek vermeye ihtiyaç yoktur. Bozkırda yetişir, yaylada yetişir, ormanda yetişir, dağda yetişir, kurak iklimde yetişir, ovada yetişir, sulak iklimde yetişir. Çabuk büyür, erken meyve verir. Kendi kendine yetişir, kendi kendine meyve verir. Biz köylüleri çok severiz. Şehre gelirse onlardan kapıcı ve amele yaparız. -Oğuz Atay- Köy serin suların aktığı derin huzurun olduğu, kuşların cıvıltısında sabah güne uyanılan yerdir. Köyde sabah araç gürültüsü duymazsın, trafikte kaldım, otobüsü, metroyu kaçırdım olmaz. Kısacası köyde huzuru ve rahatlığı bulursun. Köylünün kahve cezvesi bakırdan yada gümüşten değildir ama konukları ağırlamak için sürekli olarak kaynar. Türkiye’nin gerçek sahibi ve efendisi, hakiki üretici olan köylüdür. O halde, herkesten daha çok refah, mutluluk ve servete hak kazanmış olan köylüdür. Mustafa Kemal Atatürk
TONGUÇ’UN ÖZEL ARŞİVİNDEN CUMHURİYET EĞİTİM TARİHİ BELGELERİ 1Işık KansuANADOLU GÜNEŞİCumhuriyet Türkiyesi’ne özgü devrimci eğitim, uygarlaşma, bilgisizlikten sıyrılma atılımı olan Köy Enstitülerinin kuruluşunun 80. yıldönümü. Köyün aydınlatılması düşüncesi ve çabasının, zaferden hemen sonra, özellikle de Cumhuriyetin ilanından sonra devrimci kadroların üzerinde duyarlıkla eğildiği konulardan biri olduğu bilinir. Vasıf Çınar’dan başlayarak Mustafa Necati, Reşit Galip, Saffet Arıkan gibi milli eğitim bakanlarının her biri, yakın kadroları ile birlikte Köy Enstitülerine evrilecek olan köyde ve köy için eğitim seferberliği sürecine önemli katkılar sunmuşlardır. Köy Enstitüleri, Hasan Âli Yücel’in milli eğitim bakanlığı, İsmail Hakkı Tonguç’un da ilköğretim genel müdürlüğü döneminde yaşama geçmiş, Anadolu’nun ters giden tarihine bir güneş gibi doğmuş, daha sonra bu ışıklanma, tutucuların, gericilerin ve emperyalist sömürgenlerin çıkarları uğruna balçıkla sıvanmıştır. Köy Enstitülerinin Tonguç Babası, yalnızca bu kurumun kurucusu olmakla kalmamış, görev yaptığı her aşamada, önemli gördüğü neredeyse her belge, bilgi, mektup vb. resmi yazışmalarından birer örnek alarak ya da asıllarını biriktirerek eğitim tarihimize önemli bir kalıt bırakmıştır. Oğlu Engin Tonguç, yaşama veda etmeden önce babasının bu kalıtını sonsuzlaştırmak adına İsmail Hakkı Tonguç Belgeliği Vakfı’nı kurmuş ve bu belgeleri o vakfa devretmiştir. Köy Enstitülerinin 80. yılında gazetemizde yayımlamaya başladığımız bu dizi yazıda, işte o vakıfta bulunan 10 bini aşkın belgenin arasından seçtiğimiz önemli saydığımız kimi rapor, yazışma ve fotoğraflara yer vereceğiz. Belgeler, neredeyse bir avuç Cumhuriyetçi eylem ve düşün insanının; çağdışı, eğitimden yoksun ve çaresiz bırakılmış, yoksul, bağımlı bir toplumu, gönlü ve aklı birleştirerek hangi koşullarda çağın düzeyine yükseltmeye çabaladıklarını göstermesi bakımından ders verici KEZ GÜN IŞIĞINA ÇIKIYORCumhurbaşkanı Atatürk’e 1930 yılında sunulan “Maarif Programımızın Esasları” raporu KÖYLERDE OKURYAZAR VE ÜRETİCİ YETİŞTİRMEK İÇİN KÖY YATILI OKULLARI AÇILACAK. İsmail Hakkı Tonguç Belgeliği Vakfı’nda bulunan ve ilk kez gün ışığına çıkan Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk’e, 1930 yılında sunulan “Maarif Programımızın Esasları” adlı raporda, köy çocuklarına ve köy okullarına özel önem verildiği görülüyor. Özgür, bağımsız ve laik Cumhuriyeti geliştirecek yurttaş yetiştirme ilkesinin benimsendiği vurgulanan raporda, bireye yeteneği ve becerisini en yüksek düzeyde ilerleteceği bir eğitim derecesine yükselmesini sağlamak ve eğitim sistemini demokratikleştirmek amacına yer verildi. Derste çocuklara bilimsel anlayışın ve düşünüşün verilmesi gerektiği kaydedilen raporda, köylerdeki eğitim ile ilgili şu belirlemelere yer verildi “Köylerde mektep binası, Köy Kanunu’na tevfikan uyularak halk tarafından ve idare-i hususiyenin özel idarenin yardımı ile vücuda getirilmektedir. Köylerde ilk tahsilin inkişafına gelişmesine mani olan mühim sebeplerden biri binasızlıktır. Bunun önünü almak ve kısa birzamanda köylerde okuttuğumuz çocukların nispetini oranını şehirlerde okuttuğumuz çocukların nispetine çıkarmak için vilayetlerin inşaat tahsisatından ödeneğinden köy mektepleri inşaatına muavenet yardım kısmını her sene bir miktar daha arttırmak esas gayelerimizden biridir.” Raporda, nüfusu uygun olan köylere her yıl daha fazla öğretmen gönderileceği, nüfusu az olan ya da okul yapılamayacak olan dağınık köylerde çocuklara eğitim vermek için gezici öğretmenler örgütü oluşturulacağı gündeme getirildi. Benzer 19 köyde, köy yatılı okulları açıldığı vurgulanan raporlarda, köy yatılı okullarının, köylerde okuryazar ve daha iyi üretici insan yetiştirme amacına yönelik olduğuna dikkat çekildi. Köy ve kasabalarda yeni Türk harflerini öğrenmiş olanlar için okuma odalarının açılmaya başlandığı aktarılan raporda, 1929’da köy odalarına 60 bin kitap gönderildiği bilgisine yer verildi. 1935’te yapılan İlk Eğitim ve Öğretim Komisyonu Çalışma RaporuİLKOKUL’, İLK HALK OKULU’ DİYE TANIMLANIYORKadın-erkek eşitliği Nakış, dikiş yerine erkek ve kız öğrenciler için “aile bilgisi” dersi. Köy ilk halk okullarının eğitim ve öğretim planına, çevre koşullarına uygun sağlık, tarım ve zanaat dersleri konulması Enstitülerinin kurulması için öncül adımların atılmasına olanak sağlayan Saffet Arıkan’ın Milli Eğitim bakanlığı döneminde, ilkokullara “ilk halk okulu” adı verilmesinin gündeme getirildiği belgelendi. İsmail Hakkı Tonguç’un özel belgeliğinde yer alan ve Arıkan’ın Milli Eğitim bakanı, Tonguç’un da ilk öğretim Genel Müdürü olduğu 1935 yılına “İlk Eğitim ve Öğretim Komisyonu Çalışma Raporu”, Köy Enstitülerine doğru evrilen sürece ilişkin önemli ipuçları veriyor. Kendi el yazısı ile düzeltmeler yapması nedeniyle Tonguç’un kaleminden çıktığı anlaşılan rapora göre, CHP’nin 4. büyük kurultayında kabul edilen programın “ulusal eğitim” bölümü, çeşitli Avrupa ülkelerinin ilkokul programları, uluslararası eğitbilimcilerin yazdıkları kitaplar gibi kaynaklardan yararlanan komisyona, Milli Eğitim Bakanlığı incelemek üzere kimi işler veriyor. Bunların arasında, “Köylerdeki okullarda sağlık, yaşayış ve içinde bulunduğu çeven çevre şartları ile ilgili olarak tarım ve zanaat fikirleri verilecektir” hedefi de bulunuyor. Raporun ilerleyen sayfalarında, köy okullarının, eğitim ve öğretim planı ve ana ilkeler açısından kent okullarını programından belli başlı bir ayrılık göstermediğinin altı çiziliyor ve şu ayrıma gidiliyor “.. teşkilatındaki özgülük, hayat, tabiat ve yurttaşlık bilgilerine ve iş dersine köyde verilen farklı mahiyet, sağlık, tarım ve zanaat fikirleri ile köy çeveni çevresi şartlarının zaruri zorunlu kıldığı bir ayrılık gösterilmiş ve buna ait bir fasıl bölüm konulmuştur.” Köy okulları için bir ders ve öğretim planı hazırlandığı ifade edilen raporda, köy çocuklarına ilişkin hedefler şöyle belirleniyor “Okulsuz köy çocuklarını okutabilmek için santral halk okullarında açılacak pansiyonlar için öğrenek ders projesi hazırlandı. Gerek sömestrli okullardaki yaşı uygun, gerek diğer köy halk okullarından birinci devreyi bitiren zeki ve yetenekli köy çocuklarının devlet hesabına köy tarım, zanaat, öğretmen okullarında ve daha yüksek okullarda okutulmaları için yalnız ikinci devresi bulunan bir bölge okulları tipi kabul ve buna ait proje hazırlandı.”HALK OKULURaporda, ilkokullar için “ilk halk okulu”, köy ilk okulları için de “köy halk okulu” nitelemesi yapıldığı özellikle dikkat çekiyor. İlk halk okullarının amaçları ve ilkeleri şöyle - Halk okuluna devam eden çocukları, kuvvetli cumhuriyetçi, ulusçu, halkçı, devletçi, laik, devrimci yurttaşlar olarak yetiştirmek. - Halk okulu, talebesinin öğrencisinin fikir ve bedence gelişmesine öncü verir öncelik verir. Onları sağlam vücutlu, şen ve gürbüz yurttaşlar olarak yetiştirmeye, karakterleri bakımından da ulusal derin tarihimizin gösterdiği yüksek derecelere çıkarmaya çalışır. - Halk okulu, eğitim ve öğretiminde güdülen amaç, bilgiyi talebeye maddi hayatta başarı elde ettiren bir aygıt haline getirmektir. - Halk okuluna devam eden her vatandaşa, modern iş hayatının önemli araçlarından faydalanabilmek, bilgi ve becerilerini kazandırmak ve bu bilgi ve becerileri kendinden başkalarına faydalı kılma şuurunu kazandırmak. İlk halk okulunun teknik işlerine ilişkin önerilerin de yer aldığı raporda, eşitliğe özel özen gösteriliyor. Ev idaresi, nakış, dikiş dersleri yerine “aile bilgisi” adlı ders kabul ediliyor. Bunun gerekçesi de şöyle açıklanıyor “Bu dersin erkek talebeye de gösterilmesi şartıyla müfredat yeniden düzenlendi. Yalnız kızlara özgü işler yaptırılırken erkek talebenin de aile bilgisi dersiyle ilgili resim ve iş ile meşgul edilmesi uygun görüldü.”80. YILDA KÖY ENSTİTÜLÜLER ANLATIYOR-1 Mustafa GazalcıYARINA ÜMİTLE YÜRÜYENLER....1940’lı yılların koşullarında eğitmenler, öğretmenler, gezici başöğretmenler; dağlardan kır çiçekleri toplar gibi o yoksul halk çocuklarını, Türkiye’nin 20 yerine dengeli olarak dağılmış eğitim güneşinin, Köy Enstitülerinin altına topladı. Enstitülerin kuruluşu 17 Nisan, adı konmamış bir Eğitim Bayramı’dır. Köy Enstitüleri KE, Cumhuriyet tarihinin en önemli eğitim destanıdır. Bu destanın 80. kuruluş yıldönümü. Ne yazık ki planlanan etkinlikler koronavirüs nedeniyle iptal edildi. Biz bu ortamda, bu kurumları yaratanlara karşı bir ölçüde borcumuzu ödemek istedik. Hasan Âli Yücel ve İsmail Hakkı Tonguç zamanında açılan 20, Van’da 1948’de açılan Ernis ile sayıları 21’i bulan 165 mezunla yaptığımız anket ve konuşmaların kimilerini değiştirmeden aktarmayı düşündük. Dizide, 2015’te “Mezunları Üzerine Bir Araştırma, Köy Enstitüleri Sistemi” adıyla Bilgi Yayınevi’nden yayımlanan kitabımız için hazırlanmış anket sorularına verilen çarpıcı yanıtlardan bir bölümünü bulacaksınız. Mezunlar, yokluk, yoksunluk içinde, kimisi yürüyerek kimisi eşekle, kimisi kamyonla engelleri aşa aşa okullarına geldiklerini anlatıyorlar. Enstitülerde okul binalarını kendilerinin yaptığını, iş eğitimi içinde ürettiklerini, özgürce okuduklarını, eleştirdiklerini, sanatla uğraştıklarını ÇEVRİLEN YILLAROrtaya bu eğitim destanın nasıl var edildiği çıkıyor. Ardından destanın hüsrana çevrildiği yıllar geliyor. Mezunlar, yetişip kişiliklerini buldukları yuvalarının bozulmasına, yıkılmasına içleri kanayarak tanıklık ediyorlar. Bu kurumları kimin bozduğunu, yıktığını da vurguluyorlar. Bu yanıtları verenlerin bir bölümü yaşıyor. Bir bölümü de ne yazık ki aramızdan ayrıldı. Orhan Veli Kanık’ın şiiri onları şöyle ölümsüzleştirmiş “Ellerinde nasır/ Yüzlerinde nur./ Yarına ümitle yürüyenler.” Evet, onlar yarına büyük umutlarla yürüdüler, ne yazık ki tomurcukken kurumları yok edildi. Ancak Köy Enstitülerinin ilkeleri, düşüncesi 80 yıl sonra da dimdik ayakta. Yarının aydınlık eğitim düzenini kuranlar bu sistemden çok yararlanacaklar. Çünkü Köy Enstitülerinde uygulanan ilkeler, evrensel eğitim değerlerine uygun ilkeler. KIZLAR OKUSUN DA ERKEKLER SINAVSIZ OLSUNAyşe Baysal- İvriz Mezunu1950- Köy Enstitülerine KE kayıt sürecini kısaca anlatır mısınız?1945, kıtlık ve yokluk yılları... İlkokulu bitireli 2 yıl oldu. Benim küçüğüm kız kardeşim yeni bitirdi. KE ilk mezunları köylere öğretmen olarak dönmeye başlamıştı. Onların yaşam koşulları köydekilerden çok iyiydi. Herkes erkek çocuğunu KE’ye göndermek istiyor. Dinsel baskı kızların okutulmasını engelliyor. Bunu gören yöneticiler, bir kız getiren erkek öğrencinin sınavsız kabul edileceğini duyuruyor. Bu duyuru köyde erkek çocuğunu enstitüye göndermek isteyen aileleri, çocuğunun okula gitmesini sağlayacak kız çocuk aramaya yöneltiyor. Ben köyde iş yapamayan, hastalıklı biriyim. Kardeşim ise daha güçlü idi. Oğlunu okula göndermek isteyen bir akrabamız babama baskı yapmaya başladı. Kızlardan biri oğluna yoldaş olarak gitmeliydi. Annemin “bu nasıl olsa köyde işe yaramıyor, Allah belki bir kısmet verir” düşüncesiyle benim enstitüye gitmeme karar verildi. Kardeşim dinsel baskı sonucunda okumaktan mahrum oldu. Ermenek ilçesinin Uğurlu köyünden yürüyerek Karaman’a, oradan da trenle İvriz Köy Enstitüsü’ne ulaşmamın macerası kısaca böyle KE’de verilen eğitimin niteliği nasıldı?KE’deki eğitim yaparak, yaşayarak öğrenmeydi. Böylece ezbercilikten uzak davranış değişikliğine esas olan çağdaş bir eğitim sistemiydi. Teorik derslerde kafa gelişirken, öğrenilenler iş eğitimiyle davranışlara Enstitüleri kim kapattı?Çıkar çevrelerin baskısından ürken o yılların yöneticileri özellikle CHP’nin kalantorları ve DP’nin maskeli politikacıları KE’yi Bugünün koşullarına uyarlanmış Köy Enstitüleri olsa çocuğunuzu bu okullara gönderir miydiniz?Seve Beğendiğiniz üç eğitimcinin adı?Mustafa Necati, Hasan-Âli Yücel, İsmail Hakkı Cumhuriyet döneminde beğendiğiniz üç siyasetçinin adı?Atatürk, H. Â. Yücel, Dr. Refik Saydam- KE üzerine ne söylemek istersiniz?Taassubun baskısından ve işkencesinden çıkarıp aydınlığa kavuşturan KE’ye ve kurucularına şükranlarımı sunmaktan başka ne diyebilirim. KE’de edindiğim temel ilkeleri 45 yıllık eğitimcilik, öğretmenliğim, bireysel yaşamımda uygulayabildiğim için mutluyum. Ayşe Baysal sonra beslenme alanında profesör oldu.KAPATANLAR EĞİTİM CİNAYETİ İŞLEMİŞTİRYazar Talip Apa- Çifteler KE Mezunu 1943 YKE 1946- Köy Enstitülerine KE kayıt sürecini kısaca anlatır mısınız?10 Kasım 1938’de Atatürk’ü kaybettiğimiz gün Çifteler Köy Öğretmen Okulu’na KE’de verilen eğitimin niteliği nasıldı?Çok değişikti, ilginçti, Enstitüleri kim kapattı?Kapatanlar son 50-55 yılın partileri, politikacıları. Anketi 2002’de doldurdu.- Bugünün koşullarına uyarlanmış Köy Enstitüleri olsa çocuğunuzu bu okullara gönderir miydiniz?Gönderirdim, evet- Beğendiğiniz üç eğitimcinin adı?İ. Hakkı Tonguç, Hasan-Âli Yücel, M. Rauf Cumhuriyet döneminde beğendiğiniz üç siyasetçinin adı?Atatürk, İ. İnönü, Hasan Âli Yücel- KE üzerine ne söylemek istersiniz?KE’yi kapatanlar eğitim cinayeti işlemişlerdir. Türk halkına en büyük ihaneti yapmışlardır. Türkiye 80 yıl sonra, bugün geri kalmış ülke olmaktan kurtulamamışsa nedeni enstitülerin kapanmasıdır.
Köy Hayatı İle İlgili Öykü hakkındaki yazımızı sizlerle paylaşacağız. Okullar tatil edildiğinde babam köye gideceğimize dair söz verdi. Heyecanla gelmesini beklediğim gün gelip çattığında karneleri aldık, bütün derslerim pekiyiydi. Hızla eve koşup aileme karneyi gösterdim. Beni tebrik ettiler ve ne hediye istersin diye sordular. Buna cevap olarak dedemlere gitmek istediğimi söyledim. Babam peki cevabını verdi ve hazırlanıp ertesi gün yola çıkmaya karar verdik. Akşamüstü olmadan köye ulaştık ve dedem bizi kapıda karşıladı. köy havasını çok özlediğimi fark edip dedemin ellerinden öptüm. O gece hemen uyuyup bir an önce sabah olsun ve dedemle beraber kuzuları, koyunları görmeye gideyim diye düşündüm. Sabah olduğunda dedem ile beraber hayvanların yanına gidip onlara yem ve su verdik. Kümeste ise on tane tavuk, iki tane horoz vardı ve onlara da yem ile su verdik. Dedem kahvaltının ardından kır gezintisine çıkma sözü verdi. Bu habere çok sevinip hemen kahvaltımı yaptım. Kırlarda gezerken çiçekler topladım. Tüm yazı köyde geçirdik ve bu yaz benim için çok eğlenceli olmuştu. Köy yaşamı ile ilgili hikaye hakkında yorum yapabilirsiniz.
Sayfanın Konusu Köy İle İlgili Sözler Kısa, Köy İle İlgili Sözler Tumblr, Köy İle İlgili Güzel Sözler, Köyümüzle İlgili Güzel Sözler, Köylüler İçin Güzel Sözler, Köye Özlem Sözleri, Köy İle İlgili Özlü Sözler,köy ile ilgili atasözleri , köy ile ilgili yazılar Bu yazımızda sizlere köy sevgisi köy anlatan sözler köyüngüzelliğini doğallığını huzurunu koyumuzun bizim için nekadar değerli olduğunu anlatan yazılar ve sözleri hazırladık Köy ile ilgili sözler Ne zaman bir köy türküsü duysam, şairliğimden utanırım. Bedri Rahmi Eyüpoğlu Görünen köy kılavuz istemez. Atasözü Horozu çok olan köyün sabahı geç olur. Anonim Al Fordun dizelini, sev köyün en güzelini. Köylü milletin efendisidir. Mustafa Kemal Atatürk Eğer bir köy görünüyorsa çok uzakta değildir. Köylü insan kapısını çalan misafiri asla geri çevirmez. Köpeksiz köyde değnekle gezilmez. Atasözü Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlarmış. Onuncu köyden sesleniyorum. Köyde yaşa, ömrüne ömür kat, şehirde yaşa stresine stres kat. Ne zaman bir köy türküsü duysam, şairliğimden utanırım. Bedri Rahmi Eyüpoğlu Her şey aynı şekilde örgütlenir, arılar ve köylüler dahil. Tahir Musa Ceylan Girerse hasta öküzün biri otlağa, bulaştırır hastalığı bütün köy öküzlerine. Sadi Şirazi İster kral, ister köylü olsun, dünyada en mutlu insan evinde huzur olandır. Goethe Akıllı köylü, büyük efendinin karşısında yerlere kadar eğilir; ama sessizce gaz çıkarır. Etiyopya Atasözü Köy yaşayan, çalışan bir mahluktur ve bu koku onun ter kokusudur. Sabahattin Ali Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir milletinde Anadolu köylü kadınının üstünde kadın mesaisi zikretmek olanağı yoktur. Hükümdar haksız olarak bir köylüden yumurta alırsa, adamları köylünün bütün tavuklarını alır. Sadi Şirazi Herkes kendisinde olan şeyi verir. Savaşçı güç verir, tüccar mal, öğretmen ders, köylü pirinç, balıkçı da balık. Hermann Hesse Gözlerini gördünüz mü? Köy çocukları gibi bakıyordu. Kömür gibi. Öyle mahzun, öyle fukara. Poyraz Karayel Köylü milleti kurnaz olur. Ne demişler? Köylü milletinin anası sırtlansa, mümkünü yok, babası tilkidir demişler. Yaşar Kemal Köylünün kahve cezvesi bakırdan yada gümüşten değildir ama konukları ağırlamak için sürekli olarak kaynar. Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlarmış, hep bizi kandırmışlar; çünkü köylüler kovan insanlar değil kapılarını muhabbetle açan kimselerdir. Bir güzel sevdim köyde yanağında beni vardı, öyle bir gülüşü vardı ki işte o gülüş beni kalbimden vurdu. Köyümden çıktım gidiyorum gurbete, bilmem ne kadar dayanır gönlüm bu hasrete, sana son bir özlem dolu bakışla baktım seni hep izlediğim tepeden. Köy doğal hayatın ta kendisidir. Şehirdekilerin organik diye çok para vererek aldıkları köylerde yetişen ürünlerdir. Türkiye’nin gerçek sahibi ve efendisi, hakiki üretici olan köylüdür. O halde, herkesten daha çok refah, mutluluk ve servete hak kazanmış olan köylüdür. Mustafa Kemal Atatürk İnsanlar önceleri köyden kente göç ettiler, şimdilerde ise şehrin boğucu ve sıkıcı havasından kurtulmak için yeniden köye göç etmeye başladılar. Ülkemizde en çok yetişen köylüdür. Köylü bütün iklimlerde yetişir. Köylünün yetişmesi için çok emek vermeye ihtiyaç yoktur. Bozkırda yetişir, yaylada yetişir, ormanda yetişir, dağda yetişir, kurak iklimde yetişir, ovada yetişir, sulak iklimde yetişir. Çabuk büyür, erken meyve verir. Kendi kendine yetişir, kendi kendine meyve verir. Biz köylüleri çok severiz. Şehre gelirse onlardan kapıcı ve amele yaparız. Oğuz Atay
köy hayatı ile ilgili yazılar